Web Tasarım Ankara

 
KEKEMMELİK
Kekemelik bir konuşma bozukluğudur ve bireylerin konuşma akıcılığını etkiler. Kekemelik, konuşurken tekrarlar, uzatmalar, blokajlar veya seslerin tekrarlanması gibi belirtilerle karakterizedir. Bu durum, konuşma akıcılığı ve iletişim becerilerini olumsuz etkileyebilir.
Kekemelik, genellikle çocukluk döneminde başlar ve bazı kişiler için ergenlik veya yetişkinlik dönemlerinde devam edebilir. Sebepleri tam olarak net olmamakla birlikte, karmaşık bir etkileşim içinde psikolojik, nörolojik, genetik ve çevresel faktörler rol oynayabilir.
Dil konuşma terapistleri, kekemelikle yaşayan bireylere destek sağlarlar. Bu destek, terapötik tekniklerle konuşma akıcılığını artırmayı, konuşma kaygısını yönetmeyi, iletişim becerilerini geliştirmeyi ve bireyin konuşma deneyimini daha olumlu hale getirmeyi içerebilir. Bu süreçte, terapistler bireylerin ihtiyaçlarına ve yaşadıkları zorluklara uygun olarak özelleştirilmiş bir terapi planı oluştururlar.
Kekemelik hakkında destek almak, dil konuşma terapistinizle veya uzman bir sağlık profesyoneliyle görüşmeniz önemlidir.
Kekemelik, bireyin yaşamını çeşitli şekillerde etkileyebilir ve hem birey hem de ailesi üzerinde önemli bir etki yaratabilir. İşte bazı yaygın etkiler:
    •  İletişim Yeterliliği ve Yaşam Kalitesi: Kekemelik, bireyin iletişim becerilerini etkileyebilir ve günlük iletişimde zorluklar yaşamasına neden olabilir. Bu durum, bireyin yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilir.

    •  Akademik Sorunlar: Kekemelik, özellikle sınıf içi konuşmalar, sunumlar veya okuma gibi akademik faaliyetler sırasında bireyin güvenini ve performansını etkileyebilir. Bu da akademik başarıyı olumsuz etkileyebilir.

    •  Akran İlişkilerinde Güçlük: Kekemelik, bireyin akranlarıyla olan etkileşimlerini zorlaştırabilir. Kekemelik yaşayan bireyler, iletişimlerinde yaşadıkları zorluklar nedeniyle sosyal etkinliklere katılmaktan kaçınabilir veya iletişimdeki güvensizlikleri nedeniyle arkadaş edinmekte zorlanabilirler.

    •  Özgüven Yetersizliği: Kekemelik, bireyin özgüvenini olumsuz yönde etkileyebilir. Sürekli olarak kekemelikle mücadele etmek, bireyin kendine olan güvenini azaltabilir ve sosyal ortamlarda kendini ifade etmekte çekingenlik yaşamasına neden olabilir.

Kekemelik yaşayan bireylerin ve ailelerinin bu zorluklarla başa çıkması için destek sağlamak önemlidir. Dil konuşma terapisi, kekemelikle başa çıkmak için etkili teknikler sunabilir ve bireyin iletişim becerilerini güçlendirebilir. Ayrıca, duygusal destek ve bilgilendirme sağlamak da kekemelikle başa çıkmada önemli bir rol oynar.

 

 EDİNİLMİŞ KEKEMELİK: 
  • Nörojenik Kekemelik: Beyin lezyonları, kafa travmaları, iskemik ataklar gibi nörolojik nedenlere bağlı olarak yetişkinlik döneminde ortaya çıkabilen kekemelik türüdür.
  • Psikojenik Kekemelik: Aşırı stres ve kaygı gibi psikolojik travmalar sonucu oluşabilen ve bu nedenler ortadan kalktığında genellikle hızlı bir iyileşme gösteren kekemelik türüdür.
GELİŞİMSEL KEKEMELİK
  1. En yaygın kekemelik türüdür ve genellikle çocukluk döneminde başlar.
  2. Okul öncesi yıllarda ortaya çıkabilir ve bazı durumlarda ileri yaşlarda da devam edebilir.
  3. 2-4 yaş arasında başlar ve bu yaş grubunda kekemelik görülme oranı %5 civarındadır.
  4. Bu yaş grubundaki çocukların %75-80'i herhangi bir müdahale olmadan kendiliğinden iyileşir.
  5. Kendiliğinden iyileşme süreci genellikle başlangıçtan itibaren ilk 6-12 ay içinde gerçekleşir
  6. 8 yaşından sonra hala kekeleyenlerin kendiliğinden iyileşme ihtimali düşer ve kronikleşme riski artar.
  7. Bu bilgiler, kekemeliğin farklı seyrini ve tedaviye olan ihtiyacını anlamamıza yardımcı olur. Özellikle erken müdahale, gelişimsel kekemelikte kendiliğinden iyileşme şansını artırabilir ve olası sorunları önleyebilir.
Kronikleşme işaretleri üzerinde detaylı bir şekilde durursak. Bu işaretler, kekemeliğin sürekli hale gelme eğiliminde olduğunu gösterir. İşte bu işaretlerin detayları:
Geçen Süre: Kekemelik başlangıcından itibaren 12-14 ay geçmiş olması. Normalde, kekemelik genellikle başlangıcından itibaren birkaç ay içinde kendiliğinden düzelme eğilimi gösterir. Ancak bu süreden sonra kekemelik semptomlarının devam etmesi, kronikleşme ihtimalini artırabilir.
Semptomların Artması: Kekemelik semptomlarının sistematik olarak artması. Örneğin, başlangıçta sadece hece tekrarı varken daha sonra uzatma ve blokların eşlik etmeye başlaması. Bu semptomların çeşitlenmesi ve şiddetlenmesi, kronikleşme eğilimini gösterebilir.
İkincil Davranışların Görülmesi: İkincil davranışların eşlik etmeye başlaması ve şiddetinin giderek artması. Kekemelik sırasında ortaya çıkan ikincil davranışlar, kekemeliği kontrol etmeye yönelik gelişen refleksif tepkilerdir. Bu davranışlar, kekemeliğin daha fazla stres ve kaygıya yol açmasına neden olabilir.
Sesin Değişkenliği: Kekemelik anlarında sesin tizlik ve yüksekliğinde ani ve düzensiz değişimlerin gözlenmeye başlaması. Bu tür ses değişiklikleri, kekemelikle ilişkili olabilecek duygusal ve fiziksel gerilimi yansıtabilir.
Olumsuz Tutum ve Kaçınma Davranışları: Çocuğun kendi konuşmasına ilişkin olumsuz tutum geliştirmesi ve kaçma, kaçınma davranışlarının görülmeye başlaması. Bu, kekemelikle ilişkili olarak artan stres ve kaygının bir göstergesi olabilir ve kekemelikle başa çıkmak için çocuğun olumsuz bir tutum geliştirmesine neden olabilir.
Bu işaretlerin erken tanınması ve gerekli destek ve müdahalenin sağlanması, kronikleşme sürecini önlemeye yardımcı olabilir.

Kekemelik terapisi, kekeleyen bireylerin etkin iletişimciler olmalarını sağlamayı amaçlayan özel bir tedavi türüdür. Her yaş grubu için belirlenen spesifik terapi hedefleri vardır ve terapinin etkili olması için birçok faktörün dikkate alınması gerekir. İşte terapi kazancını artırmaya yardımcı olan faktörler:

KEKEMELİK TERAPİSİ

İstek ve Gönüllülük: Bireyin terapi sürecine katılmaya istekli ve gönüllü olması, terapinin etkinliğini artırır. Motivasyonlu bir yaklaşım, terapiye daha olumlu bir şekilde yanıt verilmesine yardımcı olabilir.

Erken Başlama: Kekemelik terapisinin mümkün olan en erken aşamada başlaması, daha iyi sonuçlar elde etme olasılığını artırabilir. Erken müdahale, kekemelik semptomlarının kronikleşmesini önleyebilir.

Uygun Terapi Seçimi: Bireyin ihtiyaçlarına ve kekemelik türüne uygun bir terapi yönteminin seçilmesi önemlidir. Her bireyin terapiye farklı bir yanıt verebileceği unutulmamalıdır.

Terapist ve Danışan İş Birliği: Terapist ile birey arasında güçlü bir işbirliği, terapi sürecinin başarılı olmasını sağlar. Karşılıklı güven, destek ve anlayış, terapinin etkinliğini artırır.

Çevresel Faktörler: İletişim ortamının uygunluğu, aile katılımının sağlanması, düzenli bir yaşam biçimi gibi olumlu çevresel etkiler, terapi sürecini destekler.

Kekemeliğin Şiddeti: Kekemeliğin şiddetinin az olması, terapi sürecinin daha hızlı ilerlemesine ve olumlu sonuçların elde edilmesine yardımcı olabilir.

Mizaç Özellikleri: Bireyin öz-düzenleme, duygu kontrolü, esneklik gibi mizaç özelliklerine sahip olması, terapi sürecinin etkinliğini artırabilir.

Eşlik Eden Diğer Bozuklukların Olmaması: Özgül öğrenme güçlüğü, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu gibi eşlik eden diğer bozuklukların olmaması, terapi sürecinin daha odaklı ve etkili olmasını sağlar.

Olumsuz Duygu ve Tutumların Yönetimi: Bireyin kendi konuşmasına ilişkin geliştirdiği olumsuz duygu ve tutumların yönetilmesi, kaygı, depresyon ve kendini suçlama gibi duygusal sorunların önlenmesine yardımcı olabilir. 

Bu faktörlerin değerlendirilmesi ve terapi sürecinin buna göre planlanması, kekemelik terapisinden maksimum fayda sağlanmasına yardımcı olabilir. 

 

Denizhan BUDAK 
Dil ve Konuşma Terapisti

 

 
Yorumlar


Hiç Yorum Yapılmamış. İlk yorumu siz yapın...