3.5–4 yaş aralığı, çocuğun dil, sosyal, bilişsel ve motor becerilerinde hızlı gelişim gösterdiği kritik bir dönemdir. Bu evrede hem bağımsızlık ihtiyaçları artar hem de yeni deneyimlere karşı merak duygusu yoğunlaşır.
Ankara’da faaliyet gösteren kurslarımız, çocukların gelişim süreçlerini desteklemek amacıyla Rehber Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi bünyesinde yürütülür.
Anlatım bozukluğu, bireyin düşüncelerini sözlü veya yazılı olarak akıcı ve anlaşılır biçimde ifade edememesi durumudur. Bu bozukluk, genellikle Dil Konuşma Güçlüğü ile iç içe seyreder; kişinin kelime seçiminde, cümle yapısında veya mantıksal akışta aksakl
Anne karnında bebek gelişiminin durması (Fetal Büyüme Geriliği), fetüsün beklenen büyüme hızının gerisinde kalması halidir. Bu durum, hem doğum öncesi hem de sonrası dönemde izlem ve müdahale gerektiren kritik bir sağlık sorunudur.
Anne karnında gelişim geriliği (Fetal Büyüme Geriliği), fetüsün gebelik süresi boyunca beklenen boy ve kilo değerlerinin gerisinde kalmasıdır.
Asperger sendromu, günümüzde Otizm Spektrum Bozuklukları (OSB) içinde değerlendirilen nörogelişimsel bir farklılıktır. Diğer otizm türlerine kıyasla zihinsel gelişimde ve dil becerilerinde görece normal ya da yüksek bir performans sergilenirken, sosyal et
Atipik otizm, klasik otizm tanı ölçütlerinin tümünü karşılamayan ancak sosyal iletişim, davranış ve duyusal işleme alanlarında farklılıklar sergileyen bir nörogelişimsel durumdur.
Atipik otizmle yürütülen eğitim ve terapi programlarının etkinliği, iyileşme belirtilerinin ne kadar erken ve düzenli gözlemlendiğine bağlıdır.
Atipik otizm, Otizm Spektrum Bozuklukları (OSB) içinde sınıflandırılan, ancak klasik otizm kriterlerinin tümünü taşımayan nörogelişimsel bir farklılıktır.
Atipik otizm tedavisi, bireyin ihtiyacına göre planlanan çok disiplinli bir yaklaşımı içerir. Rehber Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi olarak, atipik otizm tanısı konan çocuk ve ergenlerde hem sosyal iletişim hem de akademik becerilerin gelişimini hed
Atipik otizm tanısında doğru ve erken test uygulamaları, çocuğun ihtiyaç duyduğu eğitim ve terapilerin zamanında planlanmasını sağlar.
Atipik otizmli çocuklarda konuşma becerileri, sosyal iletişim ve dil gelişimi alanlarında benzersiz profiller gösterir. Kimi çocuklar erken dönemde sözcük dağarcığı kazanırken, kimi çocuklarda Dil Konuşma Güçlüğü öne çıkar.
Autism ya da Türkçesiyle Otizm, beyin gelişimindeki farklılıklara bağlı olarak ortaya çıkan nörogelişimsel bir durumdur. Genellikle üç yaşından önce belirginleşen bu durum, sosyal etkileşim becerilerinde güçlük, sınırlı ilgi alanları ve tekrarlayıcı davra
Başkasını taklit etme hastalığı, tıptaki adıyla Ekolali olarak bilinen bir durumdur. Ekolali, özellikle çocuklarda sık görülen, başkalarının söylediklerini veya davranışlarını tekrar etme ile karakterize edilen bir durumdur.
18 aylık bebekler, dil gelişiminde hızlı adımlar atarak birinci yaş sonrasında kelime hazinelerini artırırlar. Bazı bebekler ise bu süreci kendi hızlarına göre yönetir.
“Bebeğimin erken konuşması için ne yapmalıyım?” sorusu, her ebeveynin aklını kurcalar. Konuşma becerisi, sosyal ve bilişsel gelişimin kilit taşlarından biridir.
Erken dönemde Otizm belirtilerini yakalamak, çocuğunuzun gelişim yolculuğunu doğru bir şekilde şekillendirmenize yardımcı olur. Otizm spektrum bozuklukları, sosyal etkileşimde zorluk, tekrarlayıcı davranışlar ve sınırlı ilgi alanlarıyla kendini gösterir.
Bebeğin büyüme evrelerini doğru izlemek, gelişimsel açıdan en küçük değişiklikleri bile yakalayabilmek için hayati önem taşır. Erken dönemde yapılan takipler, olası gecikmelerde zamanında müdahale şansı tanır.
Otizm spektrum bozuklukları, sosyal iletişimde farklılıklar ve sınırlı ilgi alanları ile kendini gösterir. Erken dönemde saptanması; çocuğun tamamen bireysel ihtiyaçlarına uygun Akademik Eğitim Desteği, Dil Konuşma Terapisi ve diğer müdahalelerle ilerleme
Bebek gelişimi, yaşamın ilk yıllarında hızlı ve karmaşık bir süreçtir. Doğumdan itibaren başlayan bu yolculuk; motor beceriler, duyu algısı, dil ve sosyal etkileşim başlıklarında ilerler.
Bebek oluşum evreleri, anne karnındaki modellemelerden başlayıp doğum sonrası hızlı gelişim süreçlerine kadar uzanan kapsamlı bir yolculuktur.
Bebeklerin konuşma gelişimi bireysel farklılıklar gösterir; genellikle ilk kelimelerini 12–18 aylıkken söylerler. Ancak bazı çocuklar 24 aya kadar sessiz kalabilir.
Bebeklerin ilk kelimelerini telaffuz etme zamanı genellikle 10–14 ay arasında görülür. Bu dönemde Zihinsel Gelişim hızlı bir evreye girer ve yeni sözcükleri öğrenme motivasyonu artar.
Bebeklerin konuşma gelişimi, genetik yatkınlık ve çevresel etkenlerin birleşimiyle şekillenir. Çoğu çocuk 10–14 ay arasında ilk kelimelerini (örneğin “mama”, “baba”) söylemeye başlar.
Bebeklerin diş çıkarma dönemi, hem aileler hem de bebeklerin kendisi için bazen zorlu geçebilir. Diş etleri kaşındıkça bebekler tükürük akıntısı, huzursuzluk ve hatta diş gıcırdatma davranışı sergileyebilir.
Bebeklerin elleriyle kulaklarını kapatma davranışı genellikle duyu hassasiyetinin bir işareti olarak ortaya çıkar. Bu tepki, bebeğin çevresindeki yüksek ses, ani gürültü veya rahatsız edici titreşimler karşısında kendini koruma içgüdüsüdür.
Bebeklerin konuşmaya başlama yaşı, birçok faktöre bağlı olarak değişir; genetik, çevresel faktörler, aile desteği ve duyu gelişimi bu süreçte etkili rol oynar.
Bebeklik dönemi, gelişimin en hızlı olduğu ve önemli kilometre taşlarının atıldığı bir süreçtir. Ancak bazı bebekler, bu gelişim sürecinde normalden daha yavaş ilerleyebilir ve büyüme geriliği yaşayabilir.
Bebeklik dönemi, zihinsel gelişimin temel taşlarının atıldığı bir dönemdir. Ancak bazı bebekler, doğrudan çevrelerinden veya genetik faktörlerden kaynaklanan çeşitli sebeplerle dikkat eksikliği yaşayabilirler.
Bebeklik dönemi, her bireyin gelişiminin temellerinin atıldığı bir süreçtir. Ancak bazı bebekler, çeşitli nedenlerle normal gelişim hızında ilerleyemeyebilir ve gelişim geriliği yaşayabilirler.
Bebeklik dönemi, çocukların dil gelişiminin en hızlı olduğu dönemlerden biridir. Ancak bazı bebekler, diğer yaşıtlarına göre dil gelişiminde gerilik yaşayabilirler.
Bebeklerin gelişim süreci, her aşamanın kendine özgü becerilerle ilerlediği önemli bir dönemi ifade eder. Motor gelişim, bebeklerin kaslarını ve vücutlarını kullanma yeteneklerinin temelini oluşturur.
Otizm, bebeklik döneminde başlayan ve çocuğun gelişimiyle ilgili önemli zorluklara yol açan nörogelişimsel bir bozukluktur. Bebeklerde otizm, erken dönemde fark edilebilen bir durumdur ve erken müdahale ile bu durumun etkileri hafifletilebilir.
Otizm, bebeklik döneminde fark edilebilen nörogelişimsel bir bozukluktur ve doğru bir şekilde tedavi edilmediği takdirde çocuğun gelişim sürecini etkileyebilir.
Otizm, doğumdan itibaren gelişimsel bir bozukluk olarak kendini gösterebilir. Ancak bazı bebeklerde, otizm belirtileri ilk başlarda pek belirgin olmayabilir ve aileler, çocuğun gelişiminde bir anormallik olduğunu ancak belirli bir yaşa geldiklerinde fark
Otizm, bebeklik döneminde kendini gösteren nörogelişimsel bir bozukluktur ve erken dönemde fark edilmesi, çocukların gelişiminde önemli iyileşmelere yol açabilir.
Bebeklerin gelişim süreci, onların çevreleriyle etkileşim kurabilme becerileriyle doğrudan bağlantılıdır. Bebeklerde sosyal iletişim bozukluğu, bu etkileşimde zorluklar yaşanması ve çocukların başkalarıyla duygusal bağlar kurma konusunda güçlük çekmeleri
Disgrafi, yazılı ifade yeteneğini etkileyen nörogelişimsel bir bozukluktur. Harfleri doğru biçimde yazma, satırda kalma ve okunaklılık becerilerinde güçlükle kendini gösterir.
Okuma zorluğu, genellikle dil ve okuma becerileriyle ilgili güçlükler yaşayan bireylerde görülen bir durumdur. Bu durum, özellikle çocukların eğitim süreçlerinde büyük bir engel oluşturabilir.
Bebeklik dönemi, bireyin gelişiminin en hızlı olduğu ve dikkatle gözlemlenmesi gereken bir dönemdir. Bu dönemde ortaya çıkan bazı davranışsal farklılıklar, Otizm belirtisi olabilir.
Bebeklik dönemi, bireyin fiziksel, zihinsel ve sosyal gelişim basamaklarını hızla tırmandığı, aynı zamanda gelişim farklılıklarının da ilk sinyallerinin görüldüğü önemli bir süreçtir.
Otistik bireylerin yaşamlarının ilk yıllarındaki davranışları, onları nörotipik yaşıtlarından ayıran bazı belirgin özellikler gösterebilir. Özellikle bebeklik döneminde gözlemlenen bazı davranış biçimleri, Otizm spektrum bozukluğuna işaret edebilir.
Otistik bozukluk, bireylerin sosyal etkileşim, iletişim ve davranış kalıplarında belirgin farklılıklar gösterdiği nörogelişimsel bir durumdur. Bu bozukluk, Otizm Spektrum Bozukluğu başlığı altında değerlendirilir ve bireyden bireye değişen semptomlarla ke
Otizm, bireyin yaşamının her alanını etkileyen, sosyal iletişim, davranış ve ilgi alanlarında farklılıklarla seyreden bir gelişimsel durumdur. Bu durumun çocukluk döneminde fark edilmesi, bireyin yaşam kalitesini doğrudan etkileyen önemli bir faktördür.
Otizm, sosyal iletişim, davranışlar ve ilgi alanlarında farklılıklarla kendini gösteren nörogelişimsel bir durumdur. Bu özel durum genellikle çocukluk döneminin ilk yıllarında fark edilir.
Otizm, bireylerin sosyal etkileşim, iletişim ve davranışlarında farklılık gösterdiği nörogelişimsel bir durumdur. Genellikle yaşamın ilk üç yılında ortaya çıkar.
Otizm, bireyin sosyal etkileşim, iletişim ve davranış biçimlerinde farklılık gösterdiği bir nörogelişimsel bozukluktur. Bu farklılıkların fark edilmesi, çocuğun gelişim süreci açısından büyük önem taşır.
Otizm, çocukluk döneminde ortaya çıkan ve bireyin sosyal iletişim becerilerinde, davranışlarında ve ilgi alanlarında sınırlılıklara neden olan nörogelişimsel bir bozukluktur.
Otizm, bireylerin sosyal iletişim, dil becerileri ve davranışlarında belirgin farklılıklarla kendini gösteren nörogelişimsel bir durumdur. Ancak bu durum her bireyde aynı şekilde görülmez.
Otizm, bireyin sosyal iletişim, dil becerileri ve davranış kalıplarında farklılık gösterdiği, yaşam boyu süren bir nörogelişimsel bozukluk olarak tanımlanır.
Otizm, bireyin sosyal iletişim, davranış ve ilgi alanlarında farklılıklar göstermesiyle tanımlanan nörogelişimsel bir bozukluktur. Erken tanı, otizmli bireylerin gelişim süreçlerini olumlu yönde etkilemede en kritik faktördür.
Otizm, bireyin sosyal iletişim, dil gelişimi ve davranış biçimlerinde farklılıklarla seyreden, yaşam boyu süren bir nörogelişimsel bozukluktur. Bu bozukluk genellikle bebeklik ve erken çocukluk döneminde kendini gösterir.
Otizm, çocukların sosyal etkileşim, iletişim ve davranış alanlarında farklılıklar gösterdiği yaygın gelişimsel bozukluk türlerinden biridir. Ailelerin en sık merak ettiği konulardan biri ise “Otizm ne zaman ortaya çıkar?” sorusudur.
Otizm spektrum bozukluğu, doğuştan gelen ya da yaşamın ilk yıllarında ortaya çıkan karmaşık bir nöro-gelişimsel bozukluktur. Otizmin, beynin yapısını ya da işleyişini etkileyen bazı sinir sistemi sorunlarından kaynaklandığı sanılmaktadır. Sosyal etkileşim
Otizm, doğuştan gelen nörogelişimsel bir durum olarak kabul edilir ve bireylerin sosyal etkileşim, iletişim kurma ve davranış biçimlerinde farklılıklara yol açar.
Otizm spektrum bozukluğu (OSB), bebeklik döneminden itibaren kendini gösteren, bireylerin sosyal etkileşim, iletişim ve davranış alanlarında zorluklar yaşadığı nörogelişimsel bir bozukluktur.
Otizm spektrum bozukluğu, bireylerin sosyal iletişimde, davranışlarda ve ilgi alanlarında farklılıklar gösterdiği nörogelişimsel bir durumdur.
Otizm spektrum bozukluğu, bireylerin sosyal iletişim kurma, davranışları yönetme ve ilgi alanlarında sınırlı veya tekrarlayıcı örüntüler gösterdiği yaygın gelişimsel bozukluk kategorisinde yer alır.
Otizm, bireylerin sosyal ilişkiler kurma, iletişim becerilerini geliştirme ve davranışlarını düzenleme konularında farklılıklar yaşamasına neden olan bir yaygın gelişimsel bozukluk türüdür.
Son yıllarda toplumda otizme dair farkındalık artsa da birçok kişi "Otizm ile otizm spektrum bozukluğu aynı şey midir?" sorusunu sormaktadır.
Otizm, bireylerin sosyal etkileşim, iletişim becerileri ve davranış örüntülerinde farklılıklar gösterdiği bir yaygın gelişimsel bozukluk türüdür.
Otizm, bireylerin sosyal iletişim, dil gelişimi ve davranış örüntülerinde farklılıklar yaşamasına neden olan bir yaygın gelişimsel bozukluk olarak tanımlanır.
Otizm, yaşamın ilk yıllarında ortaya çıkan ve bireylerin sosyal iletişim, davranışsal düzenleme ve çevreye uyum gibi alanlarda farklılıklar yaşamasına neden olan yaygın gelişimsel bozukluk türüdür.
Okul çağı çocuklarının akademik hayatta yaşadığı başarısızlıkların ardında pek çok neden olabilir. Bu nedenlerden biri de oldukça yaygın ama çoğu zaman geç fark edilen bir durum olan öğrenme güçlüğüdür.
Çocuklar arasında öğrenme hızı, öğrenme şekli ve akademik gelişim birbirinden farklılık gösterebilir. Ancak bazı çocuklar, zekâ düzeyleri normal ya da normalin üzerinde olmasına rağmen, okuma, yazma, dinleme, anlama veya matematik gibi temel akademik alan
Özel öğrenme güçlüğü, çocukların bilişsel süreçlerinde belirli alanlarda yaşadığı kalıcı zorlukları tanımlar. Bu durum, Zihinsel Gelişim düzeyinden bağımsız olarak ortaya çıkabilir ve bireyin akademik başarıya ulaşmasını engelleyebilir.
Her çocuk öğrenme sürecinde farklılık gösterebilir; ancak bazı çocuklar, zekâ düzeyleri normal ya da normalin üzerinde olmasına rağmen temel akademik becerilerde anlamlı zorluklar yaşar.
Uyaran eksikliği, çocuğun gelişim dönemlerinde çevresel, duygusal ve fiziksel etkileşimlerin yetersiz olması durumudur. Özellikle erken çocukluk döneminde yeterli sosyal, dilsel ve fiziksel uyaranlara maruz kalmayan çocuklarda gelişim gerilikleri görülebi
Otizm belirtilerine benzer davranışlar sergileyen fakat aslında otizm tanısı almayan çocuklar için kullanılan tanım “yalancı otizm” olarak bilinir.
Yalancı otizm, otizm benzeri belirtiler gösteren ancak kapsamlı değerlendirme sonrasında otizm tanısı almayan çocukların durumunu ifade eden bir kavramdır.
Otizm, genellikle erken çocukluk döneminde fark edilen ve sosyal iletişimde, davranışlarda, ilgi alanlarında farklılıklarla kendini gösteren nörogelişimsel bir bozukluktur.
Zihinsel engelli terimi, bireyin Zihinsel Gelişim süreçlerindeki kalıplaşmış beklentilerin belirgin ölçüde altında işlev gösterdiği durumları tanımlar.
Zihinsel engelli terimi, bireyin Zihinsel Gelişim süreçlerindeki kalıplaşmış beklentilerin belirgin ölçüde altında işlev gösterdiği durumları tanımlar.
Zihinsel öğrenme yetersizliği, bireyin akademik, sosyal ve günlük yaşam becerilerinde beklenen düzeyin altında performans göstermesine yol açan bir durumdur.
Zihinsel terapi yöntemleri, farklı gelişim alanlarında destek ihtiyacı duyan bireylerin gelişimsel süreçlerini güçlendirmek amacıyla tercih edilen uygulamalardır.
Zihinsel yetersizlik, bireyin bilişsel işlevlerinin normal Zihinsel Gelişim beklentilerinin gerisinde kaldığı nörogelişimsel bir durumdur.